Güne ciğer kebabıyla başlıyorlar
Diyarbakır; surları, kaleleri, tarihi cami ve kiliseleriyle açık hava müzesi konumunda görkemli bir kent.
Roma döneminden sonra bölgeye hakim olan Bizans, Abbasi, Mervan, Selçuklu, Artuklu, İnallı, Nisanlı, Eyyubi, Akkoyunlu, Osmanlı dönemlerinde önemini koruyan ve ana mimari özelliğini kaybetmeyen surların bulunduğu Diyarbakır'ın, geçmişten günümüze bir de yemek kültürü var.
Ciğer kebabı; birçok kentte önemli bir öğün olarak tüketilse de Diyarbakırlılar için bu lezzetin yeri bir başka. Üç öğün tüketilen ciğer kebabının kokusu günün ilk ışıklarından gece saatlerine kadar kentin neredeyse her sokağında alınabilir.
Farklı et yemekleri, özellikle de ciğer kebabının Diyarbakır mutfağındaki önemli yerinin oluşumu hakkında çeşitli rivayetler olsa da yarım asırdan fazla bir zamandan beri ciğercilik yapan mekanların sayısı da oldukça fazla.
Her bir ciğercinin günde 15 ile 40 kilo arasında ciğer satışı yattığı kentte, sabah kahvaltıları da dahil, tüm öğünlerde yoğun ciğer tüketimi dikkati çekiyor.
Babasından devraldığı 45 yıllık sabah ciğercisi tezgahını işleten Nurettin Coşkun, her sabah saat 04.00'da açtığı tezgahta 20 kilo civarında ciğer tüketildiğini, sabah kahvaltıları için tercih edilen bir mekan olduklarını söyledi.
Kendilerinin sabah ciğeri alanında isim yapmış bir mekan olduklarını anlatan Coşkun, şehrin çok zengin bir mutfağının olduğunu ancak ciğer kebabının günlük tüketimde en ön sırada bulunduğunu kaydetti.
Sokakta, "ne yiyebiliriz" diye sorduğunuzda alacağınız yanıtın hiç kuşkusuz "ciğer kebabı" olacağına işaret eden Coşkun, şöyle dedi:
"Babamın 45 yıl önce açtığı ve o günden beri de sabah ciğercisi olarak anılan mekanda sabahın erken saatlerinden itibaren servise başlıyoruz. Daha güneş doğmadan gelen müşterilerimiz kentteki birçok insan gibi güne ciğer kebabıyla başlıyor."
Zamanla turistlerin de yoğun ilgi göstermeye başladığı ciğer kebabı mineral ve A vitamini açısından insan vücuduna yararlı bir besin maddesi.