Diyette yanlış yönlendirmelere kulak asmayın
Uzmanlara göre; ‘Rejim, perhiz gibi adlarla' da anılan beslenmeye dayalı sağlık sorunu yaşayanları sağlığına kavuşturmada basamak olan ‘diyet' yanlış yönlendirmelerle korkutucu duruma düşüyor.
Özel Bahar Hastanesi Diyetisyeni Mine Palacıoğlu, “Nasıl ki, ağrı çektiğimiz de kullandığımız bir ağrı kesici varsa, beslenmeye dayalı bozukluklarımızda da reçetemizin adı diyettir. Peki sağlığımıza kavuşmamızı sağlayan diyetler bu kadar korkutucu olmak zorunda mıdır? Aslında değil. Çoğumuz, yapılan yanlış yönlendirme ve telkinler yüzünden, diyet sözcüğünü ve diyet denen uygulamayı yanlış algılıyoruz” dedi.
‘Diyet' sözcüğüne takılmak yerine diyetin bir yöntem veya düzenleme olduğunun unutulmaması gerektiğini belirten Diyetisyen Palacıoğlu, diyetin yaşam kalitesini yükseltmeyi amaçlayan bir düzenleme olduğuna dikkat çekti. Palacıoğlu, yıllar süren yanlış uygulamalar veya insan bedenine dair eksik ya da yanlış bilgiler sebebiyle insanların korktuğu bir kavram hâline gelen diyetin aç kalmakla özdeş bir algıya denk getirildiğini söyledi. Palacıoğlu şunları kaydetti: “Bir besinin tamamen hayatımızdan silmek, ne sürdürülebilir bir yöntemdir, ne de sağlığa faydalıdır. Karbonhidratlar, yağlar, proteinler ve hatta abur cuburlar. Bunların hepsi tüketilmelidir. Kimileri insan bedeni için gerekli olduklarından, kimileriyse tamamen keyfi olarak. Burada önemli olan, sıklığı ve miktarları iyi ayarlamak. Belirli besinleri, birinin hayatından tamamen çıkarması için diretmek o besinlerin, o kişi için saplantı hâline gelmesine sebep olarak yeme bozukluklarına kadar ilerleyebilecek durumlara neden olabilir. Bu yüzden artık, uyguladığımız diyetleri, aşamalı olarak ilerletiyor. Kişinin yemekten keyif almasını da engellemeden, sağlıklı yaşamaya çalışmayı zorlaştırmadan, ömür boyu uygulanabilir beslenme biçimleri sunuyoruz. Kimseden, sabah kahvaltısında kibrit kutusu kadar peynir yiyip, sonra tüm işlerine ve hayatlarına devam etmesini beklemiyoruz.”
HERKESİN DİYETİ FARKLIDIR, YÖNLENDİRMELERE DİKKAT EDİN
Diyet algısını değiştirmek için yapılması gereken bir diğer değişikliğin ise sunulan önerileri ya da başkası için hazırlanmış listeleri bireyin kendisine uygulamak olduğuna işaret eden Diyetisyen Mine Palacıoğlu, bu yöntemle bireyin sosyal ve özel hayatına, yeme kültürüne ve alışkanlıklarına büyük ölçüde uymayan bir listeyi uygulayarak hem fiziksel hem de duygusal anlamda vücudunu strese sokabileceğini vurguladı. Diyet yönteminin tamamen bireysel özellik ve farklılıklara göre hazırlanması gerektiğinin altını çizen Palacıoğlu, “Nasıl ki her kalp hastası aynı ilacı kullanmıyorsa veya arkadaşımızın tavsiyesi yada televizyondan yada internetten öğrendiğimiz bir ilacı kullanmadığımız gibi aynı hataları diyetlerimiz için de yapmamamız sağlığımız için oldukça önemlidir. Beslenmemiz aynı parmak izimiz gibi bize özeldir. Diyet algımızı değiştirmemiz için diğer bir yol ise diyetlerle ilgili yanlış algılarımızın ve önyargılarımızın asıl kaynağı olan, şok diyetlerin yanlışlığını kabul etmemiz ve uygulamaya koymamaktır. Şok diyetler günlük almamız gereken enerjinin çok altında enerji alınarak uygulanan diyet çeşididir. Bu yöntemle günümüzün büyük çoğunluğunu aç kalarak geçiririz. Bunun yanında istediğimiz yiyeceklerin çoğunluğu bu listelerde yer almadığı için duygu durum bozukluğu ve gün içinde almamız gereken enerji miktarımız yeterli alınmadığı için ise halsizlik, yorgunluk, şeker dengesizlikleri, baş dönemleri gibi bir çok sorunla karşılaşıyoruz. Beslenme otoritelerinin büyük çoğunluğu şok diyetlerin işe yaramadığı, verilen kiloların sonradan geri alınmasını tetiklediği ve sürdürülebilir olmadığı konusunda hem fikir. Birazcık sabır, kararlılık ve doğru uygulamalarla, yaşam kalitemizi düşürmeden ve hayatımızı olabildiğince az etkileyerek, siz de uygun ve sağlıklı kilonuza ulaşabilir ve o kiloda kalabilirsiniz.” diye konuştu.
ZAYIFLAMAK İÇİN DİYET YETMEZ
Diyetin başlı başına sağlıklı kilo vermede yeterli olabileceği düşüncesinin de yanlış olduğunu anlatan Diyetisyen Mine Palacıoğlu, insan vücudunun yağ, kas, su ve kemiklerden oluşan bir denge içerisinde olduğunu belirtti. Sağlıklı kilo vermede önemli olan bu dengenin korunarak kilo kaybının yaşanması olduğuna işaret eden Palacıoğlu şöyle devam etti: “Bu dengenin sağlıklı bir şekilde sürdürülebilmesi için ise diyet ve fiziksel aktivite kelimelerinin birlikte telaffuz edilmesi gerekmektedir. Fiziksel aktivite olarak mutlaka bir spor dalıyla uğraşılması yada bir merkeze gidilerek spor yapılması gerektiği algılanmamalıdır. Günlük yapacağımız yürüyüşler, asansör yerine merdiven kullanılması, televizyon karşısına oturmadan yapacağımız 20 dakikalık egzersizler, kısa mesafeli yollarda araba kullanmak yerine yürümeyi seçerek günlük fiziksek aktivitemizi arttırabiliriz. Bireysel özellik ve farklılıklarımıza göre hazırlanmış, fiziksel aktiviteyle desteklenmiş, zihnimizde oluşturduğumuz, tüm yasakları ortadan kaldıran, ruhumuzun ve vücudumuzun isteklerine göre seçimlerle oluşturulmuş, hissederek yememizi sağlayan diyet listemizle sağlıklı bir yaşamımız olabilir.”